Joseph von Hammer-Purgstall, Batı dünyasında Osmanlı tarihi ve Türkoloji alanında önemli bir figürdü. 82 yıllık ömrü boyunca elde ettiği büyük başarılar, onu bu alandaki öncülerden biri haline getirdi. Hammer, Osmanlı tarihlerini Batı’da kaleme alan en tanınmış isimlerden biriydi. Aynı zamanda Türkoloji ve Şarkiyat araştırmalarının temellerini atan ilk kişilerden biri olarak kabul edilir.
Hammer, Gazali, Zamahşeri, İbn Haldun, Vassaf, Katip Çelebi ve Hafız gibi önemli isimleri, yaptığı çevirilerle Batı dünyasına tanıttı. Özellikle Evliya Çelebi’nin “Seyahatname”si gibi eserleri Türklerin farkında olmadığı bir dönemde Batı akademisyenlerinin dikkatine sundu.
Osmanlı Devleti’nde Encümen-i Daniş’e üye olarak kabul edilen Hammer, Ahmed Cevdet Paşa ile bizzat yazışarak onu etkiledi ve “Hammer Tarihi”ni tamamlayacak bir eser kaleme almasına ilham verdi. Bu eser, Osmanlı tarihçiliğinin önemli kaynaklarından biri olan “Cevdet Paşa Tarihi” oldu.
Hammer ayrıca Avrupa’da da etkili oldu. Tarihçi Zinkeisen’i etkiledi ve ünlü Alman yazar Goethe, Hammer Joseph’in çevirdiği “Hafız Divanı”nı okuduktan sonra “Doğu-Batı Divanı” adlı eseri yazdı.
Osmanlı tarihini ve kültürünü konu alan eserlerinin yanı sıra, Hammer aynı zamanda Sultan II. Mahmut tarafından Osmanlı şiir sanatı konusundaki çalışmaları nedeniyle İftihar Nişanı ile ödüllendirildi.
Joseph von Hammer-Purgstall, Viyana Bilimler Akademisi’nin kurucularından biriydi ve Osmanlı ve Doğu dünyasına olan katkıları eşsizdi.
İstanbul’a Gelişi
1799 yılı, Tarihçi Hammer Joseph için dönüm noktalarından biriydi. Pratik deneyim kazanmak ve tercümanlık yapmak amacıyla İstanbul’daki Avusturya Elçiliği’ne atanmıştı. Bu süreç, Hammer’in Doğu’yu daha yakından tanıma ve ona bağlanma yolculuğunun başlangıcını işaret ediyordu. İstanbul’a dair kişisel gözlemlerini de içeren hatıralarını 1841’de kaleme aldı. Avusturya başbakanı Metternich’in de belirttiği gibi, Hammer diplomat olmak için değil, araştırmak için doğmuştu.
İstanbul’da bulunduğu dönemde dil öğrenimine devam etti. Sabahları bir yaşlı kadından Arapça, akşamları ise Grekçe dersleri aldı. Ayrıca, İstanbul’da şehrin modern anlamda ilk topografik haritasını çizen Fransız mühendis Kauffer ve ressam İgnaz Meilling gibi önemli kişilerle tanıştı.
Hammer’in İstanbul deneyimi uzun ömürlü olmadı, çünkü şehre geldikten sonra Mısır ve Suriye’yi görmek istedi. 1800’de Napolyon’un boşaltma sözü verdiği Mısır’a diplomatik gözlemci olarak gitti. Bu dönemde coğrafyayı tanıdı, yazmaları topladı ve Avusturya’ya gönderdi. Ayrıca, “Binbir Gece Masalları”nın bir yazma nüshasını buldu ve bu masalların bir kısmını Almancaya çevirerek Batı dünyasına tanıttı.
Hammer, İngiltere’de de bulundu ve Londra ile Oxford kütüphanelerinde çalıştı. Evliya Çelebi gibi Osmanlı ülkesinde tanınmayan bir kişiliği, İngilizce aracılığıyla Batı dünyasına tanıttı. Çelebi’nin seyahatnamesinin İstanbul’u konu alan I. cildi ile II. cildinin bir kısmını İngilizce olarak 1846-1850 yıllarında Londra’da yayımladı. İngiltere’de bulunduğu dönemde dostları, İngiliz hükümeti için çalışmasını teklif etti, ancak bu teklifi kabul ettiremedi.
Gelemeyiş
Tarihçi Hammer Joseph, Osmanlı coğrafyası ve kültürüne büyük ilgi duyan bir bilim insanıydı. Özellikle Hacı Halife olarak bilinen Katip Çelebi’nin “Cihannüma” adlı eseri ile ilgilenmiş ve bu konuya odaklanmıştı. Ancak Osmanlı coğrafyasına olan ilgisi her zaman devam etti.
1817 yılında İstanbul’daki elçilik görevi boşaldığında, bizzat Başbakan Prens Metternich ile görüşerek bu makama atanmayı talep etti. Ancak Metternich, Hammer’a diplomat olarak Osmanlı İmparatorluğu’nu çok iyi tanıyan birinin tehlikeli bir elçi olabileceğini belirterek bu isteği geri çevirdi. Metternich, diplomatlık mesleği için akademik donanımın gereğinden fazla olduğunu düşünüyordu ve Hammer’ın karakterinin diplomatlık için uygun olmadığını savundu. Bu nedenle Hammer’in İstanbul’a dönme isteğini reddetti. Metternich’in Hammer’e yaklaşımı olumsuzdu ve anılarında bu konuda olumlu şeyler söylemedi.
Hammer, Osmanlıları çok iyi tanıdığını söyleyerek görev istemişti, ancak diplomatlık için uygun görülmemişti. Bunun yerine, Şark bilimlerinin gelişimine katkı sağlayan araştırmalarına devam etti. 1825-1830 yılları arasında en tanınmış eseri olan “Geschichte des Osmanischen Reiches” yani “Osmanlı Devleti Tarihi” adlı eserini kaleme aldı. Bu eser, Türkçe’de “Hammer Tarihi” olarak da bilinir ve Osmanlı tarihi üzerine önemli bir kaynak olarak kabul edilir.
Hammer, hatıralarını 1841’de yazmaya başladı ve 29 Eylül 1852’de tamamladı. Gerçek bir araştırma tutkunu olan Hammer, Osmanlı tarihi ve kültürüne olan derin ilgisiyle önemli bir akademisyen olarak tanınır.
Vefat
Tarihçi Hammer Joseph, ölümünden sonra Viyana’da Weidling kasabasındaki Katolik mezarlığa defnedildi. Mezarı, çevresindeki mezarlardan büyük ölçüde farklı bir şekilde tasarlanmıştı. Hammer, hayatını Şark araştırmalarına adamış ve Şark ile özdeşleşmiş bir isimdi, bu nedenle son isteği olarak bu şekilde gömülmeyi tercih etmişti.
Mezar taşında adını “Yusuf” olarak yazdırmış ve mezarını bir İslam kabri tarzında düzenletmişti, bu çok dikkat çekici bir ayrıntıydı. Ayrıca, mezar taşının kitabesinde “Huve’l bâki. Merhum, herkesi bağışlayan, herkesi affeden Yüce Tanrı’nın merhametine sığındı. Üç dilin mütercimi Yusuf Hammer, ’’ruhu şad ola’’ ibaresi yazılıydı. Mezarının üzerinde ayrıca “Ziyaretten murad ancak duadır/Bugün bana ise yarın sanadır” gibi sözler de yazılıydı. Bu yazılar Arapça, Farsça ve Osmanlıca dillerinin yanı sıra Almanca, Latince, Fransızca gibi farklı dillerde bulunuyordu.
Hammer Joseph‘in mezarı, onun hem Viyana‘da hem de Şark araştırmalarında bıraktığı izleri ve çok dilli yeteneklerini yansıtan bir anıt olarak kalmıştır.