Dünya Tarihi

Musul Sorunu

Musul Sorunu

Musul ve çevresi, Birinci Dünya Savaşı öncesinde Osmanlı İmparatorluğu’nun hakimiyeti altındaydı. Bu bölge, zengin petrol kaynaklarına sahip olması nedeniyle İngiltere, Fransa ve Almanya gibi büyük güçler arasındaki rekabetin merkezindeydi. 1916’da imzalanan Sykes-Picot Antlaşması ile Musul ve çevresi Fransa’ya verilmişti. Ancak 1918’de Mondros Mütarekesi’nin 7. maddesi uyarınca Musul, İngiliz askerleri tarafından işgal edildi.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu sırasında Milli Mücadele’nin zor koşulları, Musul bölgesi ile ilgilenmeye fırsat vermedi. Ancak Türk askerleri tarafından kontrol edilen bu bölge, Türkiye Cumhuriyeti tarafından Musul vilayetinin sınırları içinde olarak kabul edildi. Lozan Konferansı’nda Musul Sorunu ele alındı, ancak bir çözüme varılamadı.

Musul Sorunu’nun çözümü için İngilizlerle ilk resmi görüşmeler 1924 yılında İstanbul’da Haliç Konferansı’nda yapıldı. Bu görüşmelerde, İngilizler Musul Vilayeti’nin yanı sıra Hakkari’yi de talep ettiler ve anlaşma sağlanamadı. Haliç Konferansı’nın başarısızlığının ardından İngilizler, isteklerini zorla kabul ettirmek için Türk hükümetine bir ültimatom verdi. Bu ültimatoma Türk hükümeti sınırlarını ve bağımsızlığını koruma kararıyla yanıt verdi. İngiltere, askeri bir harekatta bulunmaktan çekindi ve Şeyh Said İsyanı gibi iç sorunlar nedeniyle gerekli askeri müdahaleyi gerçekleştiremedi.

   İstanbul Konferansı sonrası

İstanbul Konferansı sonrasında, 9 Mayıs 1924 tarihinde Türkiye ve İngiltere arasında gerçekleşen bu tarihi toplantının sonuçlarına odaklanalım. Türk tarafı, Musul’un tarihi olarak Osmanlı toprağı olduğunu ve Birinci Dünya Savaşı sonunda bu durumun değişmediğini savundu. Musul vilayetinin nüfusunun üçte ikisinin Müslüman Türk ve Kürtlerden oluştuğunu ve bu nedenle tarihi, askeri ve etnik gerekçelere dayanarak Musul’un Türkiye sınırları içinde olması gerektiğini vurguladı. Ayrıca, Musul Vilayeti’nin yüzyıllarca Türk egemenliğinde kaldığını ve Misak-ı Millî sınırları içindeki toprak parçalarından biri olarak kabul edildiğini dile getirdi.

İngiliz tarafı ise Türk Devleti’nin isteğini kesin bir şekilde reddetti ve bu nedenle İstanbul Konferansı başarısızlıkla sonuçlandı. Anlaşmazlık Milletler Cemiyeti’ne taşındı. Türk tarafı, İstanbul Konferansındaki tezlerini Milletler Cemiyeti’nde de tekrarladı ve Musul’un kaderinin halkoylaması yoluyla belirlenmesini istedi. Ancak İngiltere, bölge halkının bilinçsiz olduğunu iddia ederek bu talebi de reddetti. Bu konuyu araştırmak için Milletler Cemiyeti’nde bir komisyon kuruldu, ancak sorun hala çözüme kavuşturulamadı.

16 Aralık 1925’te toplanan Milletler Cemiyeti Genel Kurulu, Musul ili topraklarının Irak’a, dolayısıyla İngiliz Mandası’na bırakılmasına karar verdi. Musul sorunu, İngiltere ile Türkiye arasında 5 Haziran 1926’de imzalanan Ankara Antlaşması ile sona erdi ve Musul kesin olarak Irak’a bırakıldı. Bu anlaşma uyarınca, Irak’ın Musul petrollerinden sağlayacağı gelirlerin %10’u 25 yıl boyunca Türkiye’ye verilmesi kararlaştırıldı. Türkiye, Musul petrollerinden elde edeceği gelirden vazgeçmeyi kabul etti ve bu haklarından feragat etti. Ancak daha sonra, 500 bin sterlin karşılığında bu haktan da vazgeçildi.

ANKARA ANTLAŞMASI

Ankara Antlaşması (1926), Türkiye ve Irak arasında 5 Haziran 1926 tarihinde imzalanan bir anlaşmadır. Bu antlaşmanın amacı, Türkiye ve Irak arasındaki siyasi sınırları belirlemek ve komşuluk ilişkilerini düzenlemektir.  Ankara Antlaşması, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra yürütülen dış politikanın önemli bir sonucu olarak kabul edilir. Bu antlaşmanın başlangıcı ve arka planı, Türk devletinin uluslararası arenada yeni bir kimlik kazanmaya çalıştığı bir döneme denk gelir. Bu yazıda, 1926 Ankara Antlaşması’nın başlangıcı ve arka planı ele alınacak ve antlaşmanın ana maddeleri ve sonuçları incelenecektir.

Antlaşma, İngiltere’nin Mondros Mütarekesi’nin 7. maddesine dayanarak Musul‘u işgal etmesinden birkaç gün sonra imzalandı. Musul Sorunu, 1926 yılında Milletler Cemiyeti’ne taşındı, ancak bu platformda çözüme ulaşamadı. Sorun daha sonra Yüksek Adalet Divanı’na taşındı, ancak olumlu bir sonuç elde edilemedi.

Sonuç olarak, Ankara’da 5 Haziran 1926 tarihinde imzalanan Ankara Antlaşması, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 7 Haziran 1926 tarihinde onaylanarak kabul edildi. Bu antlaşma, Türkiye ile Irak arasındaki sınırların ve komşuluk ilişkilerinin düzenlenmesine yönelik önemli bir adımı temsil etmektedir.

1926 Ankara Antlaşması Maddeleri

1926 Ankara Antlaşması’nın ana maddeleri şunlardır:

  1. Musul ve Kerkük vilayetleri Irak’a verilecektir.
  2. Irak sınırı Milletler Cemiyeti’nin 29 Ekim 1924 yılındaki aldığı kararla kesin olarak belirtilmiştir.
  3. Milletler Cemiyeti’nin belirttiği sınır kararını iki devlette kabul edecek ve bozmak için herhangi bir eylem hazırlığına girmeyecektir.
  4. Türkiye ve Irak arasında sınır Brüksel hattı olarak kararlaştırılmıştır.
  5. Irak, Musul’dan elde ettiği petrolün %10’unu 25 yıllık süre boyunca Türkiye’ye verecektir.
  6. Türkiye bu parayı 4 yıl boyunca almıştır ancak kalan 21 yıllık hakkını 500.000 Sterlin karşılığında İngiltere lehine vazgeçmiştir.
  7. Irak hükümeti, antlaşma imzalanana kadar kendi halkından Türkiye lehine konuşanlara genel af tanıyacağını belirtmiştir.
  8. Türkiye ve Irak, dost devletler arasında yapılan “suçluların iadesi” konusunda görüşmeye karar vermiştir.
  9. Antlaşmanın 2. faslı yürürlüğe girdiğinden itibaren on sene boyunca yürürlükte kalacaktır.
  10. 10 sene sonra taraflardan biri feshetme hakkına sahip olabilecektir.
  11. Maddeler taraflarca tasdik edilecek ve derhal Ankara’ya gönderilecektir.
  12. Antlaşma tasdik edildikten sonra Lozan Antlaşması’nı imzalayan devletlere gönderilecektir.

Bu maddeler, Türkiye ve Irak arasında sınırları belirlemek ve ilişkileri düzenlemek amacıyla imzalanan 1926 Ankara Antlaşması’nın temel hükümlerini içermektedir.

1936 yılında 1926 Ankara Antlaşması’na getirilen bazı hükümler şunlardır:

  1. Sınır komisyonu 6 ayda bir toplanmaktadır, bu toplantılarda sınırların gözden geçirilmesi ve belirli konuların ele alınması amaçlanmıştır.

  2. Antlaşmayı imzalayan taraflar, sınır bölgesinde diğer devlete karşı olan propagandalara izin vermeyecektir. Ancak bu maddeye uyulmamaktadır ve propaganda faaliyetleri devam etmektedir.

Bu hükümler, Türkiye ve Irak arasındaki sınırların düzenlenmesine ve ilişkilerin sürdürülmesine yönelik 1926 Ankara Antlaşması’na eklenen düzenlemelerdir.

1926 Ankara Antlaşması’nın ana maddeleri, sınırların netleştirilmesi ve Musul’un Irak’a bırakılmasıyla ilgiliydi. Antlaşma, Türkiye ve Irak arasındaki sınırları tanımladı ve Musul bölgesinin tamamen Irak’a verilmesini kabul etti. Bu, Türkiye için zorlu bir karar olsa da, Türk hükümeti, uluslararası arenada saygınlığını artırmak ve bölgesel istikrarı teşvik etmek amacıyla bu adımı atmıştı.

Sonuç

Ankara Antlaşması, Türkiye’nin bağımsızlık sonrası dönemde uluslararası ilişkilerdeki rolünü pekiştiren önemli bir dönüm noktasıdır. Bu antlaşma, Türkiye’nin sınırlarını netleştirerek bölgesel istikrarı teşvik etti ve Türkiye’nin bağımsızlığını güvence altına aldı. Ayrıca, Türkiye’nin uluslararası alandaki itibarını artırdı ve bağımsız bir devlet olarak tanındı.

Türkiye’nin Musul sorunu tarihsel ve karmaşık bir konu olarak devam ediyor. Tarih boyunca Türkiye ve Irak arasında sınırların çizilmesi ve Musul’un kimin egemenliğinde olduğu konusu çeşitli anlaşmazlıklara yol açtı. Günümüzde, bu sorun hala çözüme kavuşmuş değil. Türkiye’nin Musul sorunuyla ilgili en temel hedeflerinden biri, bölgedeki istikrarı ve güvenliği sağlamak ve Türkmen nüfusun haklarını korumaktır. Sorunun çözümü için diplomatik çabalar sürdürülmekte, ancak kesin bir sonuca varmak için daha fazla müzakere ve işbirliği gerekmektedir. Türkiye’nin Musul sorununu çözme konusundaki çabaları, bölgesel istikrar ve işbirliğine katkı sağlama yolunda önemli bir adım olarak devam etmektedir.

What's your reaction?

Excited
0
Happy
1
In Love
1
Not Sure
0
Silly
0
Mert Kutay ÖZDEMİR
Hacettepe Üniversitesi Tarih mezunu.

    Bunları da Beğenebilirsin!

    Yorum Yapın!

    E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Kategori:Dünya Tarihi