9. Sınıf TarihDünya TarihiLise TarihTyt TarihYKS Tarih

Helenizm Kültürü

Helenizm Kültürü

    Helenistik; ilk olarak Alman tarihçi Johann Gustav Droysen tarafından, Greklerin kendilerine verdikleri Helen sözcüğünden türetildi. Droysen, Büyük İskender ’in M.Ö. 4. Yüzyılda Grek kolonileşmesi hareketinin ve Grek kültürünün yayılmasının anlatmak için kullanmıştır. Droysen’in tanımlaması tartışmaya yol açmıştır. Bu tanımlamasına tarihçiler karşı çıkmıştır ama Helenistik tanımlaması hâlen kullanılagelmektedir. Helenizm Kültürü için alternatifi olmayan bir kelime olduğundan olabilir.

   Helenistik Dönem, Büyük İskender’in istilalarıyla Antik Dünya’da Grek etkisinin doruğa ulaştığı dönemdir. Helenistik Dönem, Klasik Grek Dönemini izlemiştir ve Helenistik Dönem’in ardından, Klasik Grek egemenliğindeki bölge Roma Cumhuriyeti hakimiyetine geçmiştir. Helenizm, batı kültürü ile doğu kültürünün sentezinden ortaya çıkan bir kavramdır. “Helenizm” ile Yunan kültürünün Yunanistan sınırları dışında Akdeniz ve Ön Asya da doğu kültürleri ile karışması ve kaynaşması sonunda meydana gelen evrensel bir kültür kastedildi.

   Kültürün büyük genişlik kazanmasında o dönemde doğu ülkelerine akın eden ve oralarda yerleşen Yunanların önemli rolü olmuştur. Yunan kültürü ise her şeyden önce bir şehir kültürü idi. Doğu ülkelerinde öteden beri var olan ya da bu dönemde kurulan şehirlerin köylerle pek fazla ilişkileri olmadı. Doğunun helenleşmesi çeşitli ülkelere göre değişen, genel olarak yavaş gelişen bir akım izledi. Fakat doğunun bu helenleşme olayına karşı türlü alanlarda gösterdiği tepki helenizm akımlarının duraklamasına, bir süre sonra gerilemesine ve sonunda büsbütün ortadan kalkmasına yol açmıştır. Büyük İskender’in ölümünden hemen hemen 1000 yıl sonra doğu eski halini aldı.

Tarihi

   Helenizm kültürü doğu ülkeleri kadar batı Akdeniz ülkelerini, en çokta İtalya, Galya ve İspanya’yı etkisi altına aldı. M.Ö. 3. yüzyıldan Roma’ya, şehrin henüz parlak geçmişi ve eski kültür geleneği bulunmadığı ve kültür hayatının her alanında her şeyi yeniden öğrenmek ve kurmak zorunda bulunduğu bir dönemde girmeye ve en çok edebiyat, din, sanat olanlarında kendini göstermeye başladı. 

 Yaratıcı ve orijinal bir kültür olan Helenizm, din açısından kültür etkileri gibi daha geniş bir alana yayılmıştır. Bu dönem de yeni kurulmuş şehirlerde Yunan tanrıları için yeni tapınaklar yapılmıştır. Helenizm çağı, insanlarını ölüm ve ölümden sonra başka bir dünya da başlayan hayat sorunları ilgilendirmekte gecikmemiş, bununla birlikte başka bir sorun yani insanın gerek ahlak, gerek din bakımından takınması gerekli olan tavır sorunu ortaya atılmıştır.

  Eski edebiyat türlerinden bazıları ortadan kalktı, zamanın ihtiyaçlarına ve değişen karakterine daha uygun edebi çeşitler oluştu, bazıları şekil değiştirdi. Helenizm düz yazısına dair bilgiler kaybolduğundan, çok azdır. Papirüslerden helenizm şiiri hakkında daha etraflı bilgi edinilir. Sadece aydın çevrelerde anlaşılabilen bu tür şiirler arasında Aratos’un  “Faynomena” adlı astronomik şiiri veya Kolofonlu Nikandros’un “Zehirlere ve yılan sokmasına karşı çareler” adlı eserler vardır.

Sonuçları

  Helenizm Kültürü; bu dönemde üslup esnekleşti, üslup olgunlaştı, konular farklılaştı, sözcük hazinesinde çok büyük bir zenginliğe erişildi, kelimeler zarifleşti, mısralar bilimselleşti ve özenle seçilir bir edebi dil ortaya çıktı. Yazarlık tecrübe gerektirir oldu. Yunan halkında yazarlığın bir meslek olarak ortaya çıkması görüldü.

   Yunan mimarlığı Ege ve Akdeniz ülkelerinin dışına çıktı. Mimarlık klasik Yunan mimarlığını sürdürmekte ve eskiye bağlı bir nitelik taşımaktadır. Dor, İyon ve Korint düzenleri dönemde varlıklarını korudu, bir düzen daha eklenmedi. Dor düzeninden daha büyük olan İyon düzeninde yapılmış tapınakların başında Miletos yöresinde Didyma’daki Apollon tapınağı gelmektedir. Örneğin; İskenderiye ve Antakya’da yapılan araştırmalar bu şehirlerin daha önceleri Miletos ve Priene’de uygulanmış olan Hippodamos sistemine göre düzenlenmiştir. Böylece mimari gözle görülebilmektedir. Helenistik dönem evlerine Priene ve Delos’ta kazılarak meydana çıkarılmış evler fikir vermektedir. M.Ö. 3. yüzyıldan başlayarak peristilli  evler yapıldı.

   Helenizm mimarlığında kralların türlü bayramlar ve şenlikler münasebetiyle geçici yaptırdıkları da bulunmaktadır. Büyük İskender’in emri ile Babil’de Makedonyalıların Pers kadınlarıyla evlenmeleri için birkaç günde yapılan çadırlar örnek olarak gösterilebilir. Süslü çadır örneği ise Mısır’da Ptolemaios II tarafından bir şölen sebebiyle yaptırılmıştır.

   Helenizm kültürüyle doğu ve batı arasında bir kaynaşma olmuş ve bu Helenistik dönem sayesinde hızlanma kaydetmişti. Bu nedenle de iki kültüründe birbiriyle etkileşiminde kazanımları büyük olmuştur. Aslında bu kültür etkileşimi ileriye dönük bir zafer niteliği taşımaktadır.

What's your reaction?

Excited
9
Happy
9
In Love
10
Not Sure
0
Silly
0
Mert Kutay ÖZDEMİR
Hacettepe Üniversitesi Tarih mezunu.

    Bunları da Beğenebilirsin!

    Yorum Yapın!

    E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir