Gordion, tarihi önemiyle bilinen bir antik kenttir. Ankara’nın Polatlı ilçesinde yer alan Frigler’in başkenti, Gordion Antik Kenti 18 Eylül 2023 tarihi itibariyle UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne kabul edildi. Bu tarih itibariyle Türkiye’nin Dünya Kültür Mirası Listesi’ne kayıtlı varlık sayısı 20’ye ulaştı. Bu antik kent, Frigya medeniyetinin tarihî başkenti olarak kabul edilir. Gordion, Sakarya Nehri ile Porsuk Çayı’nın birleştiği noktanın yukarısında yer almaktadır. Günümüzde ise Ankara’ya yaklaşık olarak 94 kilometre uzaklıkta ve Polatlı’nın 29 kilometre kuzeybatısında bulunan Yassıhöyük’te yer alır.
Gordion antik kenti, 1900’lerin başlarında Gustav Körte ve Alfred Körte tarafından ilk kez kazılarla incelenmiştir. Daha sonra ise Pennsylvania Üniversitesi Arkeoloji ve Antropoloji Müzesi’nin gözetimi altında, Rodney Young’ın liderliğinde 1950-1973 yılları arasında ikinci bir dizi kazı gerçekleştirilmiştir. Bu kazılar, antik kentin tarihini ve kültürel geçmişini daha iyi anlamamıza katkı sağlamıştır.
Tarihi
Gordion, Anadolu’nun tarihi bir kenti olup, çeşitli nedenlerle Frigler için çekici bir yer haline gelmiştir. Bu sebepler arasında konumu, su kaynaklarının bol olması ve tarım ile hayvancılığa uygun arazisinin bulunması sayılabilir. Aynı doğal koşullar, Gordion’un MÖ 3. binyıldan itibaren Hitit egemenliği altında olduğu dönemde de bu bölgede yerleşim görmesini sağlamıştır.
Arkeolojik verilere göre, Frigler Gordion’a MÖ 12. yüzyılın sonları gibi erken bir tarihte yerleşmişlerdir. İlk yerleşimler küçük köylerden oluşuyordu, ancak MÖ 9. yüzyılda büyük bir dönüşüm yaşandı. Bu dönemde yerleşim, büyük surlarla çevrili bir kaleye dönüştü. Bu değişiklik, merkezi bir Frig devletinin oluşumuyla açıklanabilir.
MÖ 800 civarında, Gordion’daki eski kale büyük bir yangında tahrip oldu. Bu yangın sonrası ve öncesine ait buluntular, Friglerin maddi kültürü ve ekonomisi hakkında önemli bilgiler sunmaktadır. Ayrıca, bu dönemde Gordion’da bulunan seramik ve demir objeler, Friglerin bu malzemeleri üretme kapasitesini göstermektedir. Lüks malzemelerin yanı sıra Suriye ve Filistin bölgelerinden ithal edilen ürünler, Friglerin dış ticaret ilişkilerini yansıtmaktadır.
Gordios ve oğlu Midas, MÖ 800 felaketinin ardından Gordion’un yeniden inşasında önemli rol oynamış olabilirler. Yeni kale, eskisini kaplamış ve daha yüksek bir noktada inşa edilmiştir. Bu uzun ömürlü kale, MÖ 4. yüzyılın ortalarına kadar hizmet vermiştir.
Gordion’daki çok sayıda tümülüs, önemli kişilerin mezarlarına ev sahipliği yapmaktadır. Bu tümülüsler, MÖ 9. yüzyıldan 2. yüzyıla kadar uzanan geniş bir dönemi temsil eder. Ayrıca, bu tip mezarların Anadolu’da daha önce görülmediği ve Frigler tarafından getirildiği düşünülmektedir.
Sonuç
Sonuç olarak, Gordion’un tarihî gelişimi ve arkeolojik buluntuları, bu antik kentin Frigler için ne kadar önemli bir merkez olduğunu göstermektedir. Gordion, konumu, su kaynakları ve ekonomik yapısıyla dönemin önemli bir yerleşim yeriydi ve Frig medeniyetinin gelişimine katkıda bulunmuştur. Arkeolojik keşifler, bu antik kentin zengin tarihini ve kültürel dokusunu daha iyi anlamamıza yardımcı olmaktadır.